Keloğlan ve Sihirli Taş Masalı

keloglan ve sihirli tas masali

Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bir keloğlan varmış. Bu keloğlanı annesi hep kel oğlum, keleş oğlum diye severmiş. Günlerden bir gün keloğlan balık tutmaya gitmek için annesinden izin istemiş. Annesi izin verdikten sonra oltasını alıp balık tutmak için ırmağın kenarına gelmiş. Öğlene doğru pulları parlak mı parlak, gözleri ışıl ışıl kocaman bir balık tutmuş.  Balığı temizlemeye başlamış,  pullarını kazımış, karnını yarmış birde ne görsün balığın  karnının içinde bir tas keloğlan sevinçle :
-” Hem balığı, hemde tası anneme götürürüm.” demiş ve balığı yıkamak için tası su ile doldurmuş birden inanılmayacak bir şey olmuş. Tastan döktüğü sular altın olarak dökülüyormuş. Keloğlan gördüklerine inanamamış. Birkaç kez denemiş her defasında aynı şey olmuş. Keloğlan: ” Bu tas sihirli galiba, hemen koşup anneme haber vereyim.” demiş. Sihirli tasa küpler dolusu suyu doldurup, boşaltmış ve altınları biriktirmiş. Artık çok zenginmiş. Keloğlan günler sonra kendisine büyük bir saray yaptırmış. Artık emrinde çalışan hizmetçileri varmış. İstediği her şeyi alıyor, yiyor, içiyormuş. Fakat bir süre sonra altınların çokluğu keloğlanı şımartmaya başlamış. Gereksiz şeylere para harcamaya, lüzumsuz şeyler almaya başlamış. Annesinin öğütlerine de kulak asmıyormuş.  ” Nasıl olsa sihirli tas benim ne istersem onu yaparım” diye düşünüyormuş. Keloğlan’ın günden güne böyle şımarması hırslanması insanların ona duyduğu sevginin azalmasına sebep olmuş. Herkes: ” Keloğlan çok şımardı gözünü hırs bürüdü. Eski hali iyiydi” demeye başlamış.

Keloğlan bir gün daha çok altın alabilmek için tası yanına alarak ırmağın kenarına gelmiş. ” Biraz daha altın biriktirip bir saray da buraya yaptırayım” diyerek tası suya daldırıp çıkartmaya başlamış. Altınları biriktirdikçe daha çok hırslanıp hızlı hızlı tası suya daldırıp çıkartırken tas birden elinden suya düşüvermiş. Keloğlan tası tutmak için suya eğilince ırmağa düşmüş. Yüzme bilmediği için az kalsın boğulacakmış. Zorlukla bin bir mücadeleyle kıyıya çıkmış. Bu arada ırmağın kenarında biriktirdiği altınları da hırsızlar alıp kaçmışlar. Keloğlan artık tası bulmanın imkansız olduğunu anlayarak ağlaya ağlaya annesinin yanına gelmiş ve olanları annesine anlatmış. Annesi: ” Üzülme yavrucuğum sen zaten o tası elinin emeği, alnının teri olmadan kazanmıştın. Üstelik zenginlikten de çok şımarmıştın. Hiç olmazsa artık kendini diğer insanlardan üstün görme hastalığından kurtulmuş olursun ” dedi. Keloğlan annesinin bu sözlerine hak verdi ve o günden sonra sihirli tası hiç düşünmedi.

Gökten üç elma düştü, biri bana, biri dinleyenlere, biri de bütün iyi olan insanların başına….

 Bu masalı dinlemek için buraya tıklayın.

Sevgili Aileler; Bir Masal sitemizin size ve çocuklara faydalı olduğunu umarak masallar seçiyor, beğendiğinizi ve bizi takip ettiğinizi umuyoruz. Bizlere de faydalı olması açısından lütfen yorum bırakmayı unutmayın 🙂

Bir Masal sitemizin uygulamasını artık Akıllı telefonlarınıza yükleyebilirsiniz, Buraya tıklayarak Google Play’den Bir Masal uygulamamızı indirin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir