Çok eski zamanlarda ülkelerden birinde bir kral yaşarmış. Kralın çok iyi kalpli, sevecen ve çok güzel bir kızı varmış. Prenses bir gün sarayın bahçesinde gezerken göl kenarına gelmiş. Hava çok güzelmiş. Prenses göl kenarında oturup bir müddet güzel manzarayı seyretmeye karar vermiş. Başlamış etrafın güzelliklerine bakmaya. Üç kelebek, üç uğur böceği ve üç tane kurbağa görmüş. Sanki kelebekler, uğur böcekleri ve kurbağalar bir şey arıyorlar gibi etrafa bakıyorlarmış.
Prenses : -” Ne arıyorsunuz, bir şey mi kaybettiniz.?
Kelebekler kanatlarındaki beneklerinin olmadığını benekleri olmadan hiç güzel olmadıklarını, uğur böcekleri de siyah beneklerinin kaybolduğunu ve kimseyi uğur böceği olduklarına inandıramadıklarını, kurbağalar ise yeşil beneklerinin kaybolduğunu söylemişler. Prenses onların bu haline çok üzülmüş. Onlara yardımcı olmak istiyormuş. Birden ayağa kalkarak:
-” Siz beni burada bekleyin sakın başka bir yere gitmeyin ben hemen geliyorum.” demiş ve koşa koşa sarayın yolunu tutmuş. Saraya geldiğinde kırmızı, yeşil ve siyah puanlı elbisesini giymiş ve tekrar göl kenarına gelmiş. Elbisesindeki yeşil benekleri kurbağalara, siyah benekleri uğur böceklerine ve kırmızı benekleri de kelebeklere hediye etmiş. Hepsi çok sevinmişler. Prensesin bu iyiliği karşısında neşe içinde Prenses’e teşekkür etmişler. Prenses artık beyaz olan elbisesine bakıp kurbağalar, uğur böcekleri ve kelebekleri mutlu ettiği çok sevinçliymiş.
Handadır handa, bir kara manda, üçyüz yaşındaydım evvel zamanda. Mavi çadır gerilmiş, duydum pazar kurulmuş, Vurdum karıncaya palanı, kırk yerinden bağladım kalanı…….
Bu masalı dinlemek için buraya tıklayın.
Sevgili Aileler; Bir Masal sitemizin size ve çocuklara faydalı olduğunu umarak masallar seçiyor, beğendiğinizi ve bizi takip ettiğinizi umuyoruz. Bizlere de faydalı olması açısından lütfen yorum bırakmayı unutmayın 🙂
''oturup biraz güzel manzarayı seyretmeye karar vermiş'' bu cümledeki ''biraz'' gereksiz bir kelime
teşekkürler