Keloğlan ve Sihirli Balık

keloglan-ve-sihirli-balik

Zaman zaman içinde, kalbur saman içinde… Bu sözün önü var, arkası yok; gömleğimin yeni var yakası yok… Sabır da bir huydur, suyu var tası yok. De gel sabreyle sabreyle… İyi ama susuzla sabırsız ne yapar? Ya bir kuyu kazar, ya dolaşır çarşı pazar; ben de aç karın, yüksek nalın çıktım pazara, Mevlam uğratmasın iftiraya nazara… Bir gün Keloğlan odun kesmek için ormanın yolunu tutmuş. Giderken “imdaat, beni kurtarın!” diye bir ses duymuş. Sağına bakmış soluna bakmış ama kimseyi görememiş. Biraz daha dikkat kesilip senin geldiği yöne doğru yürüyünce, bir de ne görsün! Toprağın üstünde bir balık “imdaat beni kurtarın!” diye bağırıyormuş. Meğerse balığı kötülük olsun diye sudan çıkarmışlar. Kendini suya atacak birisi
duysun diye bağırıyormuş, Keloğlan balığın bu haline acımış ve onu yuvasına
yani suya geri koymuş. Balık: – Keloğlan benim hayatımı kurtardın. Sana minnet borçluyum. Sana hediye vermek istiyorum. Dağdan dönüşte bana uğra sana bir şey söyleyeceğim, demiş. Keloğlan dağdan döner dönmez suyun yanına gelmiş. Balıkta suyun kenarında Keloğlan’ı bekliyormuş. Balığa:

– Dönüşte bana uğra demiştin. Geldim, söyle ne diyeceksin?
– Şu dağı görüyor musun?
– Evet görüyorum?
– O dağın arkasında bir torba var. Kırmızı kayanın altında, git onu al, ihtiyacın olunca: Açıl susam açıl! dersin açılır. İhtiyacını karşılarsın. İhtiyacını karşılayınca: Kapan susam kapan! dersin kapanır. Fakat bu sırrı kimseye söyleme ki hırsızlar çalmasın, demiş. Keloğlan dağın arkasındaki torbayı alıp eve gelmiş.Eve gelir gelmez anasına olup biteni tek tek anlatmış: Ana, ana! Bana bir balık bu sihirli torbayı verdi, demiş. Anası: – Kel oğlum, keleşoğlum! bir balıktan ne beklenir. Nedir onun içindeki diye merak demiş. Keloğlan : – Açıl susam açıl dersin açılır. Her istediğini verir. Kapan susam kapan deyince kapanır demiş. Keloğlan anasının yanında bunları söyler ve kocaman bir sofra açılmış. Envayi çeşit yemek tatlılar  şerbetler bir sofrada olması gereken her türlü nimet birden ortaya çıkmış.Keloğlan ve yaşlı anası bir güzel karınlarını doyurmuşlar.Keloğlan anasına: – Ana ben bunu komşulara göstereceğim, der.

Anası: – Kel oğlum, bundan kimsenin haberi olmasın. Sır saklamasını bilmelisin. Yoksa çalarlar demiş. Keloğlan anasını dinlememiş ve başından geçenlerle torbanın sihrini komşulara anlatmış. Torbayı gösterir açıl susam açıl der her istedikleri gelirmiş. Komşularla birlikte yemişler içmişler.  Kötü komşulardan birisi Keloğlan’ın sihirli torbasını  kıskanıp herkesin uyuduğu bir saatte torbayı çalmış. Ertesi gün Keloğlan karnı acıkınca torbayı bulamamış: Keloğlan tekrar ormanın yolunu tutar. Suyun kenarına gelir. Balığa der ki: – Balık, balık! Senin verdiğin torbayı çaldılar.Torbasız kaldım ne yapacağım şimdi ben, demiş. Keloğlan sana bir torba daha var, aynı yerde git onu al. Ama kimseye gösterme, sırrını söyleme der. Keloğlan gider aynı yerden ikinci torbayı da alır eve getirir. Anasına: – Ana ana! Balık bana bir torba daha verdi, der. Keloğlan ikinci torbayı da açar bakar ki bir de ne görsün? Sihirli bir değirmen. Çevirdikçe para çıkarıyor. Anası:

–Kel oğlum, bunu bari kimseye gösterme, çalarlar yine parasız kalırız der. Keloğlan balığın da anasının da sözünü dinlemez yine komşuları çağırır. Sihirli değirmenin hünerlerini gösterir. Kötü komşu kötü bir değirmen yaparak, sihirli değirmeni ile yer değiştirir. Ertesi gün Keloğlan değirmeni çevirir çevirir para çıkmaz. Yine ormanın yolunu tutar. Balığa: – Balık, balık ! Senin verdiğin değirmen birinci gün iyiydi, ikinci gün pis…. Balık bu sefer kızar: – Bak Keloğlan, bu son şans. Yine aynı yerde bir torba daha var. Git onu al. Dediklerimi yap der. Keloğlan eve gelir anasına:

–Ana ana! Bak bana balık bir şans daha tanıdı der. Keloğlan üçüncü torbayı da açar ve içine bakarlar ki bir tokmak. Bu tokmak, vur tokmağım vur! deyince çalışır. Dur tokmağım dur deyince durur. Balık bu tokmağı hırsızları cezalandırmak için vermişti. Keloğlan tokmağı anlatmak için komşularına gösterir. Vur tokmağım vur deyince tokmak kötü komşunun başına vurmaya başlar. Onu eşek sudan gelinceye kadar döver. Keloğlan: – Demek bütün sihirli torbalarımı sen çaldın? ha! Der. Kötü komşu: – Hayır ben çalmadım, dedikçe tokmak vurur. Sonra: Evet ben çaldım, toprağın altına gömdüm. Gider bakarlar ki sofra çürümüş, değirmen paslanmış. Bu sırada tokmak Keloğlan’ın başına da vurmaya başlamış. Keloğlan acısından tokmağı nasıl durduracağını unutmuş. Eşek sudan gelinceye kadar dayak yemiş. Sır tutmamanın ve anasının, büyüklerin sözünü dinlemememin cezasını çekmiş.

 Bu masalı dinlemek için buraya tıklayın.

Sevgili Aileler; Bir Masal sitemizin size ve çocuklara faydalı olduğunu umarak masallar seçiyor, beğendiğinizi ve bizi takip ettiğinizi umuyoruz. Bizlere de faydalı olması açısından lütfen yorum bırakmayı unutmayın 🙂

Bir Masal sitemizin uygulamasını artık Akıllı telefonlarınıza yükleyebilirsiniz, Buraya tıklayarak Google Play’den Bir Masal uygulamamızı indirin.

One comment

Adsız için bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir